NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ
بِإِسْنَادِهِ
وَمَعْنَاهُ
قَالَ قَالَتْ
دَخَلَ
عَلَيَّ
مَسْرُورًا
تَبْرُقُ أَسَارِيرُ
وَجْهِهِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَأَسَارِيرُ
وَجْهِهِ
لَمْ
يَحْفَظْهُ
ابْنُ
عُيَيْنَةَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
أَسَارِيرُ
وَجْهِهِ هُوَ
تَدْلِيسٌ
مِنْ ابْنِ
عُيَيْنَةَ
لَمْ يَسْمَعْهُ
مِنْ
الزُّهْرِيِّ
إِنَّمَا
سَمِعَ
الْأَسَارِيرَ
مِنْ
غَيْرِهِ
قَالَ وَالْأَسَارِيرُ
فِي حَدِيثِ
اللَّيْثِ
وَغَيْرِهِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَسَمِعْتُ
أَحْمَدَ بْنَ
صَالِحٍ
يَقُولُ
كَانَ
أُسَامَةُ
أَسْوَدَ
شَدِيدَ
السَّوَادِ
مِثْلَ
الْقَارِ
وَكَانَ زَيْدٌ
أَبْيَضَ
مِثْلَ
الْقُطْنِ
(Önceki 2267. hadîs
yine) aynı senedle (yâni Hz. Urve vasıtasıyla, Hz. Aişe'den) aynı mânâda
rivayet edilmiştir. (Urve) dedi ki: Aişe şöyle dedi;
"Nebi (s.a.v.)
sevinçle yüz hatları parlar bir halde yanıma geldi"
Ebû Davûd dedi ki: İbn
Uyeyne "yüzünün hatları" kelimesini sağlam bir şekilde zabt (ve
rivayet) etmemiştir.
Ebû Dâvud dedi ki:
"Yüzünün hatları" kelimesi (metnin aslından olmadığı halde metne) îbn
Uyeyne tarafından ilâve edilmiştir. (Aslında İbn Uyeyne) bu kelimeyi Zühri'den
işitmemiştir. Fakat, o sadece "esârir: hatlar" kelimesini
(işitmiştir. Bu kelimeyi de Zühri'den değil) başkasından işitmiştir.
(Binâenaleyh) "Esârir" kelimesi (sâdece) Leys ile başka bir râvi'nin
hadîsinde vardır.
Ebû Dâvud dedi ki; Ben
Ahmed b. Salih'i (şöyle) derken işittim; "Usâme zift gibi kapkara idi,
Zeyd de pamuk gibi beyazdı."
İzah:
Buhâri, ferâiz; Müslim,
redâ; Nesâî, nikâh
Musannif Ebû Dâvud bu
hadîsin sonuna ilâve ettiği ta'likte şunu ifâde etmek istiyor; Aslında Süfyân
b. Uyeyne metinde geçen "yüzünün hatları" kelimesini ez-Zühri'den
işitmediği halde bunu bizzat ondan işitmiş gibi nakletmiştir. Oysa Süfyân b.
Uyeyne'nin "yüz hatları" manasına gelen "esârîru vechihi"
kelimesini Zühri'den işitmediği kesindir. O sadece "esârîr"
kelimesini işitmiştir. Onu da Zührî'den değil, Leys b. Sa'd'dan işitmiştir.
Leys de Zührî'den işitmiştir.
Bilindiği gibi râvinin
muasırı olduğu için görüştüğü fakat hadîs almadığı veya muasırı olduğu halde
görüşmediği bir şeyhten işittiğini zannettirecek şekilde rivayet ettiği
hadîslere Müdelles hadîs denir. Musannif Ebû Davud'un bu açıklamasına göre
mevzûmuzu teşkil eden bu hadîs müdellestir.
Gerçekten Süfyân b.
Uyeyne ez-Zührî ile aynı asırda yaşamış, onunla görüşmüş, fakat ondan hiçbir
hadîs rivayet etmemiştir.